Sayfalar

12 Mayıs 2010 Çarşamba

2010 abiye elbise modelleri

Yaz geldi... Yıl sonu baloları, mezuniyetler, düğünler derken bizi ne giyelim telaşı sarıyor sizler için 2010 modasını araştırdım diktirmek isteyenlere işte modeller...

























































































































5 Mayıs 2010 Çarşamba

SOL YANIM AĞRIYOR ANNE.. Bedirhan Gökçe



Merhaba anne, Yine ben geldim.

Merak etme okuldan çıktımda geldim.

Annelerde babalar gibi merak eder mi bilmiyorum ama Ali "Okula gitmezsem annem çok kızar, merak eder" demişti de Onun için söylüyorum.
Geçen hafta öğretmen, Sağ elimde sarımsak, sol elimde soğan dedirte dedirte öğretti sağımı solumu.

Ben biliyorum artık anne sağım neresi, solum neresi

Ağrıyan yanımın neresi olduğunu

Şimdi iyi biliyorum anne.

Hani geçen geldiğimde

Şuram acıyor işte şuram demiştim de

Bir türlü söyleyememiştim ya acıyan yanımı anne

Bak şimdi söylüyorum

Şuram işte,

Sol yanım çok acıyor anne.

Hem de her gün acıyor anne her gün.

Dün sabah annesi Ayşe'nin saçlarını örmüştü.

Elinden tutup okula getirdi.

Yakası da danteldi.

Zil çalınca öptü, hadi yavrum sınıfa dedi.

Bende ağladım, Ağladım hiç de utanmadım.

öğretmen ne oldu dedi.

Düştüm dizim çok acıyor dedim.

Yalan söyledim anne.

Dizim acımıyordu ama sol yanım çok acıyordu anne.

Bugün bende saçım örülsün istedim.

Babam ördü ama onunki gibi olmadı.

Dantel yaka istedim.

Babam "Ben bilmem ki kızım" dedi. Bari okula sen götür dedim. "kızım, iş" dedi.

Bende banane dedim, ağladım. "kızım, ekmek" dedi babam.

Sustum ama okula giderken yine ağladım anne.

Ha bide sol yanım yine çok acıdı anne.

Herkesin çorapları bembeyaz, benimkiler gri gibi.

Zeynep "annem beyazlara renkli çamaşır katmadan yıkıyormuş" dedi.

Babam hepsini birlikte yıkıyor.

Babam çamaşır yıkamasını bilmiyor mu anne?

Uff babam, her gün domates peynir koyuyor beslenmeme.

üzülmesin diye söylemiyorum ama Arkadaşlarım her gün kurabiye, börek, pasta getiriyor. Biliyorum babam pasta yapmasını bilmez anne.

Hava kararıyor, ben gideyim anne.

Babam bilmiyor kaçıp kaçıp sana geldiğimi.

Duyarsa kızmaz ama çok üzülür biliyorum.

Kim bozuyor toprağını, çiçeklerini kim koparıyor.

Izin verme anne ne olur toprağına el sürdürme.

Eve gidince aklıma geliyor bide bunun için ağlıyorum anne.

>> Bak kavanoz yanımda, toprağından bir avuç daha alayım.

Biliyor musun anne her gelişimde aldığım topraklarını

Şu kavanozda biriktirdim.

üzerine de resmini yapıştırıp başucuma koydum.

Her sabah onu öpüyor kokluyorum.

Kimseye söyleme ama anne

Bazen de konuşuyorum onunla.

Ne yapayım seni çok özlüyorum anne.

Ha unutmadan, öğretmen yarın anneyi anlatan bir yazı yazacaksınız dedi.

Ben babama yazdıracağım.

öğretmen anlarsa çok kızar ama banane kızarsa kızsın.

Ben seni hiç görmedim ki neyi, nasıl anlatacağım anne.

Senin adın geçince sol yanım acıyor anne.

Hiç bir şey yutamıyorum.

Bazen de dayanamayıp ağlıyorum.

Kağıda da böyle yazamam ya anne.

Ben gidiyorum anne, Toprağını öpeyim, sende rüyama gel beni öp.

Mutlaka gel anne,

Sen rüyama gelmeyince sol yanımın acısıyla uyanıyorum anne.

>> Sol yanım acıyor anne.

Işte tam şurası,

Sol yanım çok acıyor anne.

Seni çok özledim, Anne çook...




(Bedirhan Gökçe'nin Şiir Albumünden)

29 Nisan 2010 Perşembe

MİNNOŞUMUN BEBİŞLERİ OLDU











Bir gün bahçeme bir van kedisi geldi acı acı miyavlıyordu. Ya acıkmıştı ya da susamıştı. Hava da o kadar sıcaktı ki anlatamam önce su verdim sonra da süt ve ekmek ....
o günden sonra da sık sık görüşür olduk minnoşumla.
Geçenlerde de bebişleri oldu benim güzel gözlü kedimin. Tam beş tane kendisi gibi güzel yavrusu var. Ailecek seferber olduk arkadaşımdan kulübe aldım eşim mesaiden gelir gelmez yavruların yerlerini hazırladı . Bir kaç gece yavrulara bir şey olur endişesiyle uyuyamadım. Malum köpekler yavrulara zarar verebilir di . Bu fotoğraflar 23 nisan dan önce çekildi şimdi yavrular biraz daha büyüdüler.





25 Nisan 2010 Pazar

23 NİSANI KUTLADIK













BU GÜN 23 NİSAN NEŞE DOLUYOR İNSAN.................

15 Nisan 2010 Perşembe

BİR BEBEĞİN YARIM KALAN GÜNLÜĞÜ


İŞTE BİR BEBEĞİN YARIM KALAN GÜNLÜĞÜ

5 Ekim: Bugün var edildim. Buradayım. Varım. Müthiş bir duygu bu. Var olduğumu henüz annem ve babam bilmiyor. Bir elma çekirdeğinden bile küçüğüm. Ama ne de olsa, ben benim. Varım ya! Bu bana yetiyor. Henüz bedenim belli belirsiz, yüzüm yok ama, varlığımı ve benliğimi hissedebiliyorum. Bir kız olacağım ve baharda çiçekleri seveceğim.
19 Ekim: Biraz büyüdüm. Kımıldamam mümkün değil. Annem henüz farkında değil ama onun kanıyla besleniyorum. Kalbini dolaşıp gelen sımsıcak kan bana geliyor. Beni sevecek bir kalbin kıpırtılarını şimdiden hissediyorum. Annem beni çok sevecek. Annem için güzel bir sürpriz olacağım.
23 Ekim: Hiç göremediğim bir el ağzımı biçimlendirmeye başladı. Dudaklarımda onun dokunuşunu hissediyorum. Bu "el"in dokunduğu yerler dudağım damağım oluyor. Düşünün bir yıl sonra bu elin dokunduğu yerde tebessümler açacak, güleceğim. Dudağımdan ve dilimden sözler dökülecek. Herhalde önce "Anne!" diyeceğim. Anne duyuyor musun beni? Seninle konuşacağım. Sana güleceğim. Kimilerine göre hâlâ daha var değilmişim… Nasıl olur? Varım ve gülücükler sunacak dudaklarım da olmak üzere ya… Hem sonra bir ekmek kırıntısı ne kadar küçük olursa olsun yine ekmektir. Öyle değil mi anneciğim? Ah bir konuşabilsem!
27 Ekim: Bugün pek mutluyum. İçimde tatlı bir kıpırtı başladı. Artık bir kalbim var. Kalbim atmaya başladı. Hayatım boyunca böyle atıp duracak. Sevgilerle dolduracağım kalbimi. Tıpkı anneminki gibi... Annem bedeninde iki kalbin birden atmaya başladığını bilseydi ne kadar sevinirdi! Duyuyor musun anne?
2 Kasım: Her gün biraz daha büyüyorum. Kollarım ve bacaklarım da biçimlenmeye başladı. Hele bir büyüsün kollarım bak nasıl kucaklayacağım seni anneciğim. Şu ayaklarım da tamamlansın da, beraber çiçekli bahçemizde yürürüz. Belki birlikte okula gideriz.
12 Kasım: Ah evet… Bunlar, bunlar ne kadar sevimli ve küçük şeyler. Aman Allah'ım parmaklarım da çıkmaya başladı. Bunlarla çiçek toplayacağım, annemin elini tutacağım, kalem tutacağım. Belki de güzel bir şiir yazacağım. Anneciğim, orada mısın? Ellerimi ellerinin arasına koymak için sabırsızlanıyorum.
20 Kasım: Oh, nihayet.. Annem doktora gitti. Burada olduğumu öğrendi.. Yaşasın! Doktor teyze özel bir cihazla gördü beni. Ultrason diyorlarmış. Resmimi bile çekti. Sevinmiyor musun anneciğim? Seneye kalmaz kollarının arasında olacağım…
25 Kasım: Artık babam da burada olduğumu biliyor. Fakat henüz kız olduğumun farkında değiller. Onlara sürpriz yapacağım..
10 Aralık: Bugün yüzüm tamamlandı. Artık iki güzel gözüm, bir küçük burnum, dudaklarım ve yanağım var… Anneme benziyorum galiba…
13 Aralık: Artık çevreme bakabiliyorum. Etrafım çok karanlık ama olsun. Yine de mutluyum. Yaşıyorum ve varım. Kısa bir süre sonra gün ışığını görebileceğim, renkleri ve çiçekleri tanıyacağım. Rüyamda gördüm. Dünyada gökkuşağı diye bir şey varmış.. Onu çok merak ediyorum.. Anneciğim, babacığım sizin yüzünüzü de göreceğim. Tanışacağız…. Mutlu olacağız. Gülüşeceğiz..
24 Aralık: Kulaklarım daha iyi duyuyor artık. Anneciğim, senin kalbinin seslerini duyuyorum. Benim kalbimin atışlarını da sen duyabiliyor musun? Hatta sesini bile tanıyabiliyorum. Sesin ne kadar tatlı… Hiç duymadığım bir şey bu… Güzel ve sağlıklı bir kız olacağım. Kollarında uyuyacağım, yüzüne bakacağım, o tatlı sesini dinleyeceğim. Benim için ninni de söyleyecek misin anneciğim? Sen de beni özlüyorsundur mutlaka… Beni koklayacaksın.. Çok seveceksin, değil mi? 28 Aralık: Anne burada bir şeyler oluyor. Doktor abla neden mutsuz bakıyor böyle... Sen acı çekiyor gibisin. Kalp seslerin değişti... Sustun. Benimle niye konuşmuyorsun anne? Anne… Anne… Anneciğim… Yüzümde soğuk bir şey hissediyorum. Anne, yüzümü parçalıyorlar... Anne bir şeyler yap… Anne… Kolumu çekiyorlar anne… Canım yanıyor anne... Anne… Ayaklarımı parçalıyor bu şey anne... Beni sana bağlayan damarı kopardılar anne… Anne kalbimi parçalıyorlar… Anneciğim… Anne… Anne… An… Ah!
Kürtajınız ta-mamlandı hanımefendi. Geçmiş olsun...!

9 Nisan 2010 Cuma

KUTUP IŞIKLARI YADA AURORALAR

Allahım gök kubbeyi nasılda güzel süslemiş. İnanılmaz ama bu manzaralar gerçek kutup ışıkları yada auroralar genelde kutup bölgelerinde görülüyor. Ilık gecelerde oluştuğunu okumuştum. Norveç ve İsveç gibi Ülkeler geceleri bu manzaralara bürünüyor.





metoor yağmuru ve auroralar mükemmel manzarayı meydana getirmiş.






Kutup ışıkları, ya da auroralar, genellikle kutup bölgelerinde görülen bir gece ışıması. Auroralar, gökyüzündeki doğal ışık görüntüleridir. Genelde gece görülen kutup ışıkları, çıplak gözle de izlenebilir.

5 Nisan 2010 Pazartesi

Ben sana mecburum Atilla ilhan



BEN SANA MECBURUM!...

Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur?
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum, sen yoksun!
Sevmek kimi zaman rezilce korkudur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Birkaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
Fatihte yoksul bir gramafon çalıyor
Eski zamanlarda bir Cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum, sen yoksun!
Belki Haziranda mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışşın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın telâş içindesin
Kötü rüzgâr saçlarını götürüyor.
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorumİçim sıra kımıldıyor
gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin...

Attila İLHAN


Sevgili eşime........ Sensiz olmaz......
 
BLOG designed by